peyami

Peyami Nazik hakkında....

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Evet akşam 11 gibi Özgür T.ile öğretmen evinde buluşuyoruz.böylece seyehatımın bu bölümünü bana eşlik eden Özgür'ün aracı ile yapıyorum, yani bisikleti arabaya bindiriyorum.
Sabah 21 temmuz doğruca sarp (gürcistan) sınır kapısına gidiyoruz.aaa ne güzel sırada kımse yok diyor özgür ama bana geçmem için izin vermiyorlar çünkü benim sadece ehliyetim var, nüfüs cüzdanım ya da pasaportum yok.böylece planları zorunluluktan revize ediyoruz ve hemen borçka üzerinden maçahel'e yola çıkıyoruz. yolumuzun üzerindeki karagöle uğrayıp gölün etrafını turluyoruz.çevrede herşey yeşil toprak görükmüyor ve bir de göl okadar. ve sonra maçahel (gürcistan'ın gözetleme kulesini görerek sınır hattını tahmin ediyoruz) 'e ulaşıyoruz.Tema konuk evinin kişi başı 85 tl olduğunu öğrenince hemen yan tarafa çadırı kuruyoruz. iftar vakti koca bir sini de meyvesinden tatlısına kadar ikram edilen yemekten çok az yiyebiliyoruz. çünkü biz daha önce dere kenarında sucuğumuzu pişirmiş biramızı içmiştik.                                                                            sabah 22 temmuz aracınızın çıkamaz dedikleri bozuk yollardan geçerek maral şelalesine gidiyoruz. Maçahel'deki 1855 yılında yapıldığı yazılı olan ağaçtan cami, doğası,ağaçları, çok dik yerlerdeki bahçeleri ve çok etkileyici kışın donan maral şelalesi aklımda kalanlar...                                                                         ve yola devam ederek önce artvin sonrada şavşat'a ulaşıyoruz. şavşat'tan da sahara milli parkındaki kara göle gidiyoruz.akşam üzeri ulaştığımı göl ne göl aman allahım.büyülüyor adeta bizi, büyük ağaçlar orman, açıklık, ferahlık yaklaşık 2500 m rakımdaki tertemiz ,nemsiz dingin muhteşem havası çok etkileniyoruz. biralarımzı yudumlarken bu eşsiz ortamın her karesini beynimize kazıyoruz ve bolcada foto alıyoruz. çadırımızda gecelediğimiz karagölde sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra Ani'ye doğru ayrılıyoruz.
Ardahan,kars derken Ani ( girişteki yazıları okuyunca ,buranın tarihi MÖ 5000 yılından başladığı yani 7000 yıllık bir geçmişi olduğunu anlıyoruz.ve tarih kitaplarında okuduğum devletlerin neredeyse tamamı burada bir süre hüküm sürmüşler yani binlerce yılda binlerce insan burada taş üzerine taş koymuş,savaşmış,sevişmiş) harabelerine ulaşıyoruz.çok büyük bir alana yayılmış surlar,kiliseler,camiler ve bir çok yıkık harap binalar.
ve tam arpaçay'ın kenarında , ermenistan'ın sınır kulelerini çok net görüyoruz.çayın yarısı bizim diğer yarısı ermeni kardeşlerimizin.hem konum hemde sağlam kalmış binaların muhteşemliğinden çok etkileniyoruz. ve türklerin anadolu da ilk inşa ettikleri camiyide burada geziyoruz.
Böylece anadolu'nun en doğusu ani harabelerine araçlada olsa ulaşıyorum.ve buradan sesimin ulaşabildiği herkese selam ve sevgilerimi yolluyorum.
Ani'den tekrar kars'a dönüp digor,ığdır üzerinden doğubeyazıt(iran sınırı)'a ulaşıyoruz ve öğretmen evinde son kalan odaya yerleşiyoruz.akşam iftardan sonra kent önceki yerlerde  görmediğimiz kadar canlı..
ve 24 temmuz sabah isak paşa sarayına gidiyoruz doğruca.sarayı tam 100 yılda tamamlamışlar baba , oğul. ve bitiminden itibaren henüz 200 yıl geçmiş , çok yeni henüz.ama ciddi restore görmüş ve çalışmalar halen devam ediyor.ama sarayın etrafında ciddi bir yerleşim alanı olduğu net belli oluyor.bence çalışılırsa bir 100 yılda ancak tamamı ayağa kaldırılabilir.
ve İran sınırındaki isak paşa sarayından ağrı,horasan üzerinden sarıkamış'a ulaşıyoruz. sarıkamış'a yaklaşırken gördüğümüz ormanlık alanları ve en son şehrin girişindeki karsız kayak pistlerinide dolaşarak turumuzu Özgür'ün evinde sonlandırıyoruz.
    
Altı günde soluksuz sinop-hopa...
Bir çok yönden çok beğendiğim sinop'tan 15 temmuz sabahı 05.07 de ayrıılıyorum.48 km uzun in çıklardan sonra karadeniz oto yoluna ulaşıyorum.oto yoldan önce jandarmanın çevirmesine takılıyorum; radaramı girdim diye sorunca eğlenceli bir sohbet başlıyor kadirli'li başçavuş ile...ve sonra yola devam edıyorum.Bafra'ya        7-8 km kala gözüme kestirdiğim bir ilk öğr okulu bahçesinde kamp için izin alamıyor ve devam ediyorum. Ama bu kez yavuz selim camii bahçesinde kamp için izin alıyorum, 11 h lik mesai ile   116 km yol olarak bafra'dayım.
Sabah ezandan önce kalkıp toparlanırken gelen imam ile konuşuyoruz, imam hemen bana hakkını helal ediyor dün akşam benden aldığı ince ayarın bedeli olarak.ve yine çok erkenden 04.55 te hareket ediyoruz. ve    rahtça ilerliyoruz. ancak samsun'a gelince trafik sinirlerimi bozuyor, ve en son beni sıkıştıran araca sövüyorum ama kendimden utanıp hemen bir kahvehaneye çekip çay içerek sakinleşmeye çalışıyorum.ve Terme'de     km ler ce ford transit görüyorum oto galerilerinin önünde ve beynime not düşüyorum, terme - ford transit...  ve terme'yi biraz geçince devlet has nin karşısındaki çamlık alanda kamp için izin alıyorum.saat 16.00 olmuş, 11 saatlik mesai ile 131 km yol alarak terme'deyim.
ve sabah 17 temmuz 05.30 da hereket ediyorum ama 30-40 km yol aldıktan sonra yorgunluk çöküyor bütün vücuduma. bunun üzerine fatsa'dan supradyn alarak dinamizim sağlıyorum. ve ordu'ya yaklaşırken tüneller,tüneller ama bir tanesi tam 4 km uzunluğunda ve mantel olarak yoruluyorum.böylece 14.06 da      117 km yol ile piraziz(ordu) öğretmen evine ulaşıyorum.  
sabah yine erkenden 05.15 te yüyüyoruz.bulancak,giresun,keşap,espiye,tirebolu,görele,eynesil,beşikdüzü ve 13.51 de 120 km yol ile vakfıkebir öğretmen evindeyim...yüksek albenili ekmek lerin kenti vakfıkebir'de binaların standartı yok , rast gele 3,4,5,6,7 katlı binalar (adana gibi) çirkin görüntü veriyor ama odam ;ücret ödeyerek kaldığım en güzel,ferah mekan,tam karadeniz cephesine  sahip ufku sonsuz karadeniz...
sabah 19 temmuz erken kalkmama rağmen tekrar yatıp biraz daha uyuyorum ve tur kapsamında ilk kez sabah duş yapabiliyorum.böylece 07.14 te hareket ediyorum.ve 10.40 gibi ulaştığım KTÜ kapısından     Ozan N.ile yıllar öncesinden alıntılı sohbet ediyoruz.daha sonra tokat ve samsun'lu iki bisikletli gezgini bulunduğum su başına davet edip sohbet ediyoruz.ve yol devam ederek oto yolun hemen kenarındaki gözüme ilişen okul bahçesi için sürmene'nin içine süzülüyorum. ve müdür mehmet aygün'den izin alarak sürmene dursun karabacak ilk öğr.okulu bahçesine kampımı kuruyorum, saat 14.30 ve 95 km yol alarak sürmene'deyim.okul bahçesinde tanıştığım genç (yaş aralıkları 9,15,16,20...40) lerin hepsi bu okulda ya okuyor ya da mezunlar...
ve nihayet randevu sabahı 20 temmuz, ve ramazan ayının ilk günü. 05.15 te hareket ederek hızlı hızlı yol alıyorum ama daha dikkatli yediğim,içtiğim için saat 8-9 gibi vücutta çözülmeler başlıyor bundan sonra ramazana insanlara aldırmadan beslenmemi yapıyorum.96 km yol aldıktan sonra öğlene doğru uykumun gelmesi ile bisikleti yatırıp bir yarım saat süper uyumusum. ve bundan sonra çok dinamik bir şekilde yol alarak saat 16.20.de 138 km yol ile hopa öğretmen evindeyim.
Böylece altı günde dinlenme vermeden sinop'tan hopa'ya ulaşıyor ayrıca karasu'dan başladığım karadenizi    20 günde hopa'da sonlandırıyorum.  

13 Temmuz 2012 Cuma

Dağlar,tepeler,rampalar,çok ciddi inişler,korkudan inemeyip yürümeler,tüneller tüneller,yağmurlar,heyelanlar ve sel noktaları.batı karadenizin haşin coğrafyasını 1 temmuz sabahı karasu'dan başlayarak ereğli,zonguldak,amasra,tekkeönü,kurucaşile,cide,doğanyurt,abana,ayancık derken sinop , anadolu'nun en kuzeyi 13 temmuz.
Can I help you? sorusuna evet edebilirsinizyanıtım ile önce evinde misafir eden ibrahim bey sonrada çadırımı kurabileceğim yeri göstermesi ile rahatladım.1 temmuz pazar günü hareket ettiğim karasu'dan sahillerin çok kalabalık,camilerin de bahçesiz ya da inşaat olması sebebiyle ağrıyan sol dizimle beraber 95 km yol ile tüneller o kadar çok tünellerden geçerek ereğli'ye gelebildim.
Ertesi gün kömür kokan şehiri zonguldak'ı kat edip şehrin çıkışında beycuma'ya varmadan 56 km yol ile bir çeşme kenarında ve de çeşmeden su doldursn insanların deyimi ile güvensiz bir yerde yağmura yakalanarak konaklıyorum.
Saah 3 temmuz kalkıyorum tüm vadi siyah bulutlarla kaplı bu nedenle tekrar yatıyor ve bulutların dağılması ile 06,30 da hareket ederek beycuma,çaycuma ve bartın.sonra çok uzun bir rampa ile 500 m irtifa kat edip sonra 7-8 km çok ciddi bir inişle amasra'ya fren sıkmaktan parmaklarım uyuşmuş bir durumda varıp     Zeliha I.ile buluşuyorum.Amasra'yı geziyoruz ve amasra'yı kuşbakışı gören ahatlar köyüne Zeliha'ların evine ayrı ayrı gidiyoruz ve mehmet amcanın yemekleri...
ve sabah yağmur nedeniyle geç hareket etmeme rağmen yinede yakalanıyoruz yağmura. ve ancak 38 km yol alarak tekkönü (hisar) köyüne varabiliyorum.
ve sabah erkenden yola çıkıp 8 km yol ile kurucaşile'ye varıyoruz. ve inegöl'e otobüs varmı? hayır olmaz ancak cide'ye gidebilirsin. peki tamam cide'ye nezaman otobüs?ve az sonra gelen otobüs beni almadı tabiki bağajda yer yok nedeniyle. ve başka otobüs yok,saat 10 da bir minibüs var diyorlar, yani ruh halim bozulmuş bir durumdayım. ve otele gidiyorum.duştan sonra sabah 08,30 yatıyor 16 da kalkıyorum bir tek öğlen uyanıp sandeviç yemiştim.2-3 km çok dik rampa sonra 2-3 km inişler yani çok dik iniş ve çıkışlar telef etmiş beni. ve bu yol durumu genel olarak cide'ye,inebolu'ya ayancık'a ve en son sinop'a kadar (son 25 km hariç) devam edecekti.
Bu kez ertesi gün 31 km yol ile cide'ye rahat bir şekilde ulaşıyorum,dinlenme çok iyi olmuş.                          'Gideros' ; doğal iki mendireğe sahip olan küçük bir koy ve ilk kez yol köy yada kasabanın içinden geçmiyor ve ancak kuş bakışı görebiliyorum.çay içmek başka bahara kalıyor.harika  doğayı gözlüyorum.
ve nihayet yağmurlar bitiyor ve bende 10 temmuz salı günü tekrar hareket edip 10 h.lik mesai ile yorucu bir gün sonunda 76 km yol alarakdoğanyurt'a geliyoruz. ve doğu karadeniz tarafından gelen Erkan Ç.ile aynı kampı paylaşıyor ve bolca laflıyoruz.eriyen asfalt nedeniyle özellikle arka lastiğin dişleri tamamen zift ve küçük taşlarla dolu temizlemek çok zamanımı aldı ve yorucu oldu.
Sabah Erkan ile vedalaşıp ters yönlere doğru hareket ediyoruz.az sonra Gürcistan'dan gelen 4 kişilik bir istanbul ekibi ile tanışıyoruz.günde 100 km nin altına düşmüyorlarmış.gençlik diyorum. ve 62 km yol alarak abana çıkışında bir kamp alanına yerleşiyorum. ve bugünde lastikleri temizlerken iki parmagım su topluyor.
ve sabah dahada erken 05,12 de hareket ediyorum ve yine yorucu bir gün sonunda 85 km yol alarak ayancık çıkışındaki avcılar-atıcılar piknik alanına kampımı atıyorum.
Sabah denizin içinden doğan güneşi abana'dan izliyor ve de akşam denizin içinden batan güneşi ayancık'tan izlemem bir sunum gibiydi.
Gecelerin kısa olması ve akşamın ilk saatleri konuşmaların,müziğin bol olması bazı günler 4-5 h lik uyku ile yola çıkmama neden oluyor.bugünde böyle günlerden biri idi. 52 km lik yolu zor koşullarda kah bisikleti yatırıp uyuyarak kah mide bulantısı ile atlatıp anadolu'nun en kuzeyi sinop'a ulaşıyorum.
Bu tarihi kentin tarihi mahpushanesini ziyaret etmek ilk işim oldu.çok kısa turlama ile gezdiğim cezaevi tüylerimi diken diken etmeye yetti bile.o koşullarda bir saat bile orada geçirebilmeyi hayal edemiyorum.
Anadolu'nun en kuzeyinden tarihi sinop mahpushanesinden sevgiler,selamlar...ilk  önce Shirly D. ve Esra Ö.'e acil şifa dileklerimle selamlar. ve sonrada kızlarıma,dostlarıma,adana team,geyikbayırı,olympos,kaş,göcek,bodrum,kaynaklar,bursa,ve amasra'lı tırmanış arkadaşlarıma ailelerine  ve onlar sayesinde tanışıp yardımlarını esirgemeyen güler yüzlü arkadaşları ve tabiki her ne sebeple bile olsa adımı zikredenleri selamlıyorum, anadolu'nun en kuzeyinden tarihi sinop cezaevinden...