sabah (24 ağustos) fit bir şekilde uyanıp 06.12 de hareket ediyoruz.sürgü'den sonra 1500 m lik geçiti nasıl aştığımı anlamadan 12.35 te 78.50 km ile gölbaşı'na ulaşıp küçük bir otele yerleşiyorum.
sıcak bir geceden sonra 06.01 de gölbaşı'ndan ayrılıyoruz, güzel yolları kat ederek pazarcık,narlı derken 110.87 km ile türkoğlu'na ulaşıyoruz.artık hava sıcaklığını daha fazla hissediyorum.bütün gece vantilatör çalıştı ve sabah 8 den itibaren hava gerçek ısınıyor.dün,bugün sıcaklık mevsim normallerinin üzerinde ve yarın da sıcak olacakmış.
böyle bir ortamda 26 ağustos sabahı 06.12 de türkoğlundan ayrılıyoruz.nurdağı,fevzipaşa,islahiye derken suriyelilerin kampının önünden geçerek 13.30 da 85.55 km ile hassa'ya ulaşıyoruz.hassa öğretmen evinin dolu olması ve de başka bir otelin olmaması nedeniyle belediyenin çay bahçesinde kampım için emniyetten izin alıyorum.çay bahçesinde 10-25 yaş arası bir çok genç ile bolca sohbet ediyorum.akşamki sohbetin uzaması sonucu sabah çok çabuk oluverdi. ve 06.01 de yoldayız.sabah güzel yol alıp 4 h te 60 km yi katediyorum ama sonra tam cepheden esen rüzğar başlayınca 28 km yi ancak 3,5 h de alabiliyorum. böyle bir ortamda 13.30 da antakya'dayım. duygu ş.ile asi nehri üzerindeki köprüde buluşup 'belkısev pansiyon' a gidip belkıs hn kızı rana hn ile tanışıyor odama yerleşiyorum.duygu tarafından özel indirimli oda ücretimi ödediğim rana hn ; bu fiatı ancak annem çok çok özel kişilere yaptığını ifade ediyor.sağolasın belkıs hn ve tabiki duygu.belkıs ev eski bir antakya evinden pansiyona dönüştürülmüş; nefis bir yaşam alanı oluşturan avlulu ve avlusunda köpek ve kedileri olan doğal ve şirin bir mekan.bunun üzerine rana hn ın güler yüzlü hoş sohbeti mekanı daha da özel kılıyor.
antakya müzesini görebilmek adına alarmı kurmadan yatıp sabah 28 ağustos 7 gibi güzel uyumuş bir şekilde uyanıp iyi bir kahvaltı,sohbet sonrada belkısev den vedalaşıp ayrıldım.müzeyi ziyaretten sonra oldukça rüzğarlı bir ortamda 10.30 da samandağ'ın yolunu tutuyoruz.yolda jandarmanın dur uyarısı ile duruyorum önce iki asker sonrada bol kazıklı bir astsubayın sorgusu : nerelisin-adanalıyım. adanadan buraya bisikletlemi geldin-hayır buradan adanaya gideceğim. nasıl yani-buraya hassa kırıkhan üzerinden geldim. bununla mı(bisikletimi işaret ediyor)-evet ,hatta akdeniz,ege,karadeniz ve erzurumdan beri geliyorum.şaşırmış bir durumda dudak bükerek pekte küçükmüş(bisikletimi gösteriyor) yolun açık olsun....diyor. ve yola devam edip 13.30 da 35.24 km ile çevlik-samandağ'dayız.hayal pansiyonun ancak klimasız odasını kiralıyabiliyorum sıcak ama çok sıcak.fakat benjamin pansiyonda içtiğim kahvenin tadını unatamıyorum.işte bu tür kahvelerin 40 yıl hatırı olsa gerek...biraz dinlenme ve akşam serinliğinde anadolu'nun en güney (benim için) noktası titus tüneli (insanoğlunun yapmış olduğu ilk tünel-yanılmıyorsam) ni ziyaret ediyorum.yaklaşık 4 km uzunluüunda ve kireç taşı kırılarak oluşturulmuş.inanılmaz emekler harcanarak yapılmış bir tünel...ve tüneli takip ederek kaya mezarları da çok görkemli yapılardı.
bir günde çevlikte rest verek 30 ağustos sabahı 05.50 de kale köyüne doğru hareket ettik.yol 15 km asfaltla gidildikten sonra 12.5 km de stablize olarak ama denizin kenarından güzel manzaralarla devam ediyor.kale köyüne gelindiğinde tekrar asfalt başlıyor ve sonra güzel bir rampa ile tahminen 300 m irtifa katediliyor. ve de sonra arsuz ve iskenderun.bu kez iskenderun migros önünde derya ve eşi ile buluşup kahve eşliğinde sıcak sohbet ediyoruz.ve sonra yola devam edip 17.15 te 123.46 km ile dörtyol öğretmen evindeyim.
çağlar ç.nın akşam gelmesi ile öğretmen evinde bol dedikodulu güzel sohbetin ardından geç bir saatte yatabildik.
ve 31 ağustos erkenden kalkıp 06.02 de yola koyulduk, artık son gün ve bir partnerim var artık .mükemmel.sabah hava serin ,trafik rahat ve çağlar ile konuşarak keyfle pedal çeviriyoruz. erzin ve botaş sapağından dönüyoruz.serbest bölge derken çağların ön lastiğine batan iki diken patlağa neden oluyor.bir ağaç gölgesine kendimizi dar atarak iç lastiği değiştiriyor çağlar.ve yola devam edip ceyhan şehir merkezine girip anavarza-ceyhan sapağını öğrenip devam ediyoruz.ama o da ne ...yılan kaleyi görüyorum ve son 50 km de yanlış yolda olduğumuzu anlıyorum.en eski adana - ceyhan yolu.ama geri dönmeyip yola devam edip misis'ten E5 e bağlanıyoruz.yolu biraz uzatmış olsakta misis te içilen ayranın üzerimizde etkisi çok çok pozitif o andan sonra koşarak,coşarak hızla pedal çeviriyoruz ve merkez caminin önünden geçerek fuzuli cd ve toros cd nin girişinde dostum serdar k.n ile balkondan selamlaşarak 16.35 te 119 km yol ile kazım büfeye ulaşıyoruz.sevgili kızım öyküm,özüm sigorta team (nazan hn,sinem ve suna hn)tarafından karşılanıyoruz.turun sağlimen tamamlanmasını muzlu süt içerek kutluyoruz...
evet tur bitmiş anlamam günlerimi alıyor.ben ve paşam istirahatteyiz artık. 9 mart sabahı planlarımın büyük bölümünü beynimde gizli bırakıp antalya bölümünü dışa vurmuş bir durumda nereye kadar nasıl gideceğimi bilemeden çevirmeye başlanan pedal ile 31 ağustos günü çevrilen pedalın çapı aynı olsa da içimdeki yaşanmışlıklar,keyf,coşku....ruhsal yapıdan pedalın çaplarını çok farklı kılıyor...
tırmanılan bir çok spor rota,kaçkar dağı,anadolunun en noktaları (karaburun,sinop tarihi hapishane, ani harebeleri,titus tüneli) yanında anadoluyu çevreleyen akdenizin tamamı,ege ve karadenizin tahminen yüzde 90 nı,23 şehrin ve 100 üzerinde ilçe topraklarından geçerek alınan 6140 km (5250 km bisiklet,890 km otomobil) yol ve yaklaşık altı aylık bir zaman dilimi.......
kızlarım ,dostlarım , eski ve yeni arkadaşlarımla yapılan uzun-kısa sohbetler , beğenilen fotolar , alınan selamlar , dostların sıcak kucakları ve güleryüzleri projeyi tamamlayabilmeme en büyük katkı oldu geri kalanı ise şansım....seyehat boyunca dostlarım-şansım ve hızır daima yanımda oldu...iyi ki varsınız...
dostlarımla içten sıcak sohbetlerimizin her ortamda daim olması dileklerimle...
'sevgi benim her şeyim'...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder