peyami

Peyami Nazik hakkında....

19 Haziran 2012 Salı

çadırı zorunluluktan,kısa pantalonu moral olsun diye yenilediğim izmir'den  ; güneş,eriyen asfalt,şiddetli rüzğar ve km lerce insansız yollardan, soluksuz altı günde bursa...
 foça'ya (13.06.12) rahat bir yoldan sonra 66.91 km ve 5.10 h  lık bır mesai ile ulaşıp,ingiliz burnundaki kampinge yerleşip dinleniyorum hatta bir ara bisiklete atlayıp foça'yı turluyorum.akşamla beraber kabus başlıyor; önce çadırımın yerini degiştiriyorum,mangalcılar nedeniyle sonra gecenin 2-3 de  bangır bangır kötü müzik...sabahı dar edip toplanıyorum ama alacakaranlıkta sivriler sanki çanakkalede ölüme giden askerler gibi saldırıyorlar.kaçıyorum foça'dan...
foça'dan yenifoçaya dogru sabah serinliğinde tüm yarımadayı katediyorum (14,06,12),ne güzel koylar vede oldukça bakir yerler, üç adet kamping alanı görüyor keşke buralarda kalsaydım diye hayıflanıyorum. vede 'kozbeyli'nin dibek kahvesi meşhur önerisi ile 2 km yol alıp, şakir in kahvehanesinde güzel bir sabah kahvesi içip, lafladık...şakir; önceki sahibinden 1994 yılında mekanı 55 yıl işleten kahveciden devir almış.mekan,çeşme,evler tarih kokuyor...ama sanayinin arasında kalmış bir vadi,tepelerde kirlilik bulutlarını gösteriyor şakir...ve sıcağa kalarak yola devam edip 12.35 te 68.90 km yol ile 'şakranlı'ya ulaşıp kampinge yerleşiyorum...akşam gezintisinde erik toplamanın karşılığı kayısı elde ettim 1 kg kadar,kayısılar güzeldi...
sabah(15, 06,12) yine erken kalkıp 05.44 de yürüdük ve rüzğar var,çanakkale yoluna çıkınca rüzğar  degil sanki fırtına... yandan yiyiyorum rüzgarı , ha düştüm düşecem modunda ilerliyorum ama yol dönüp tam cepheden geldiğinde aman allahım gitmek ne mümkün...eğimin çok az olduğu bu bölümde telef oluyorum, ah bir rüzgar olmasaydı diyorum...bergama'dan allioni yani ivrindi yönünde ilerliyorum.köyler hep yoldan içerlerde hiç insan yok var olanlarda hızlı taşıtlar...allioni sular altında kalmış , bir sarı tabelası dahi yok... böylece 30 km yol alıp 13.35 te 63.21 km dereköy (turanlı) ya ulaşıyorum. imam,muhtar derken çadıra fit iken cami odasında konaklıyorum...makarnadan sonra paşanın arka tekerleğini temizlemem en az bir saatimi aldı, eriyen asfalt nedeniyle lastiğin tüm dişleri küçük taş ve zift ile doluydu. rüzğar mı desem sıcak mı desem eriyen asfalttan şıpır şıpır lastiği tutmasımı desem zor bir gündü... tel da çekmiyor ayrıca...
ve ezan sesi ile uyanıp 05,30 da yoldayız(16,06,12), ilk 8 km yi biraz rüzğar biraz rampa iyi gidiyor ama sonra açık alana çıkınca rüzğar yerini borana bırakıyor ,uzakta kara bulutlar ve rampa , rampa...  ve gardım düşüyor;nadiren geçen araca yalvaran göz ile camdan bakıyorum...sonuç; moral motivasyonu telkinlerimde buluyorum...2,5 h sonra zirveye yakın bir yerdeyim iki gündür tel ilk kez çekiyor ceren'e alo diyorum...ve daha makul rüzğar ile ve in çıklarla ilerleyip ivrindi'ye geliyorum... aldığım hava tahminlerine göre bu rüzğar durmayacak , her gün var,yani tecavüzden kaçış yok...        ve biraz daha ilerleyip çay bahçesi ve modundaki alana oluru alıp yerleşiyorum, gökçeyazı (balıkesir) 69,74 km saat de 14,50.
sabah (17,06,12) 05,37 de yürüdük,balıkesir'de çay simit molasında işe gidecek amele arkadaşlarla sohbet ediyorum...rüzğar olanca şiddetiyle devam,beni sollayan tırlardan artık çok korkuyorum önce hava boşluğu sonra beni çekmesi , ürkütücü...7,5 saat mesai yaptık sonra uzun bir mola ve 3 saat daha mesai yapıp mustafakemalpaşa'ya 8 km kala gördüğüm ilk petrol ofisine yanaşıyorum izini alıp tam çadırı kuracak iken mesciti öneriyorlar ve hemen teklifi kabul ediyorum...
sabah yine erkenden (18,06,12) 05,24 de tekerlek döndü ama bu kez hızlı hızlı dönüyor ve iyi yol alıyorum,trafik yok rüzğar yok rampa yok , uçuyorum...rüzğar 2 kez çıkacak gibi oldu ama yalan oldu ve saat 12 de 82 km yol ile uludağ uni.girişindeyim. ve sonra şehir içinde kaybolmalı bir şekilde saat  13,30  da 94,26 km yol ile songül hoca ile buluşuyorum,bursa...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder